ARABULUCULUK, DAVA ŞARTI OLARAK ZORUNLU ARABULUCULUK
- yazilitaslaravukat
- 4 Haz 2024
- 11 dakikada okunur
ARABULUCULUK
Bir özel hukuk uyuşmazlığının tarafı olan kişilerin, özgür iradeleriyle seçtikleri tarafsız ve uzman bir üçüncü kişinin (arabulucu) hakemliğinde, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra başvurdukları bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabuluculuk, “zorunlu arabuluculuk” ve “ihtiyari arabuluculuk” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. (DURAK, 2013)
ZORUNLU ARABULUCULUK
İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilen uyuşmazlıklar için mahkemeye dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu vardır. (TAŞ, 2019)Bu uyuşmazlıklar 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda sayılmıştır.
MADDE 18/B- (Ek:28/3/2023-7445/37 md.)
“(1) Aşağıdaki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır:
a) Kiralanan taşınmazların 2004 sayılı Kanuna göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar.
b) Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar.
c) 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar.
ç) Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu MADDE 18/A- (Ek:6/12/2018-7155/23 md.) ile arabuluculuğun dava şartı olarak kabul edildiği durumlarda uygulanacak hükümler sayılmıştır. Zorunlu arabuluculuk, bu uyuşmazlıklar açısından dava şartıdır. Yani, arabulucuya gitmeden açılan dava, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir.
İHTİYARİ ARABULUCULUK
Taraflar bir zorunlu tutulmuş olmamasına rağmen, üzerinde serbest tasarruf edebilecekleri iş ya da işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde arabuluculuk yoluna gidebilirler. Bu uyuşmazlıkların suç teşkil eden fiillerle bağıntılı olması durumunda Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 253 – (Değişik: 6/12/2006-5560/24 md.) uyarınca uzlaştırma-uzlaşma hükümleri uygulanır.
HANGİ UYUŞMAZLIK ve DAVALAR İÇİN ARABULUCULUK YOLUNA BAŞVURULABİLİR?
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri ve arabuluculuğa elverişli bazı dava ve işler şunlardır:
Kural olarak ticaret hukuku ve sigorta hukukuna ilişkin her türlü iş ve dava,
Maddi ve manevi tazminat davası,
Mirasta mal paylaşımı, miras hukukundan kaynaklanan saklı pay nedeniyle tenkis davası, muris muvazaası gibi hukuki uyuşmazlıklara dair davalar,
Boşanmada mal paylaşımı, boşanma davası kesinleşmişse boşanmada maddi ve manevi tazminat talepleri, katkı veya katılma alacağına dair talep ve davalar,
İş hukukundan kaynaklanan, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti alacakları; iş kazası nedeniyle maluliyet veya ölümden kaynaklanan tazminat, destekten yoksun kalma tazminatı vb. gibi her türlü tazminat talepleri,
Gayrimenkul hukukundan kaynaklanan; vekalet görevinin (vekillik yetkisinin) kötüye kullanılması, muris muvazaası nedeniyle açılan davalar, usulsüz tasarruf vb. gibi nedenlerle açılan tapu iptal ve tescil davası, gayrimenkule yapılan müdahalenin men-i (tecavüzün önlenmesi) davası, işgal tazminatı (ecri misil) davası, önalım (Şufa) davası, ortaklığın giderilmesi/izale-i şüyu davaları, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile ilgili uyuşmazlıklar.
HANGİ UYUŞMAZLIK VE DAVALAR İÇİN ARABULUCULUĞA BAŞVURULAMAZ?
Suç teşkil eden fiillerle bağlantılı uyuşmazlıklar, Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 253 – (Değişik: 6/12/2006-5560/24 md.) uyarınca uzlaştırma/uzlaşma hükümleri uygulanarak çözülür. Ayrıca;
Ceza davaları
Nüfus kaydının düzeltilmesi veya değiştirilmesi davaları,
Çocuğun velayeti,
Aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar,
İdari yargının yetkisine giren tam yargı davası ve iptal davası,
Vergi hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar,
İş hukukundan kaynaklanan hizmet veya iş kazasının tespiti vb. gibi tüm tespit davalarında
Taraflar arabulucuya başvurma yoluna gidemezler.
KİRA DAVALARINDA DAVA ŞARTI OLARAK ARABULUCULUK
Resmi Gazete ’de 5 Nisan 2023 Tarihinde yayımlanan 7445 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 37. Maddesi ile 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren kira ilişkilerinden kaynaklanan kira tespit ve tahliye davalarında zorunlu arabuluculuk şartı getirilmiştir. Bu düzenleme ile birlikte 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na
“MADDE 18/B- (Ek:28/3/2023-7445/37 md.)
(1) Aşağıdaki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır:
a) Kiralanan taşınmazların 2004 sayılı Kanuna göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar….”
maddesi eklenmiş ve böylece kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar zorunlu arabuluculuk şartına tabii olmuştur.
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ (İZALE-İ ŞUYU) DAVALARINDA DAVA ŞARTI OLARAK ZORUNLU ARABULUCULUK
Resmi Gazete ’de 5 Nisan 2023 Tarihinde yayımlanan 7445 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 37. Maddesi ile 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren ortaklığın giderilmesi davaları için zorunlu arabuluculuk şartı getirilmiştir. Bu düzenleme ile birlikte 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na
“MADDE 18/B- (Ek:28/3/2023-7445/37 md.)
(1) Aşağıdaki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır:
b) Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar.….”
maddesi eklenmiş ve böylece taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar zorunlu arabuluculuk şartına tabii olmuştur.
Bu düzenlemeyle birlikte ortaklığın giderilmesi davalarında zorunlu arabuluculuk süreci 1 Eylül 2023 tarihinde başlamış olacaktır. Uygulamanın yürürlüğe girdiği 1 Eylül 2023 tarihinden önce açılan ortaklığın giderilmesi talepli davalarında ise zorunlu arabuluculuk yoluna başvurma gerekliliği bulunmamaktadır.
7445 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’da arabuluculukla ilgili hükümlerin, bu madde yürürlüğe girdiğinde ilk derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay’da devam etmekte olan davalar için geçerli olmayacağı net bir şekilde belirtilmiştir.
TÜKETİCİ UYUŞMAZLIKLARINDA DAVA ŞARTI ARABULUCULUK
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun 73/A Maddesi ile Tüketici mahkemelerinde görüşen uyuşmazlıklar açısından arabulucuya başvuru zorunluluğu getirilmiştir. Ancak tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar, tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73. Maddesinin 6.fıkrasında (ihtiyati tedbir kararları alınması veya hukuka aykırı durumun tespiti, önlenmesi veya durdurulması amacıyla tüketici örgütleri, ilgili kamu kurumu ve kuruluşlar ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığının açabileceği davalar) ve 74. Maddesinde belirtilen davalar (üretim veya satışın durdurulması, malın toplatılması istemli davalar), tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar için dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı düzenlenmiştir.
“MADDE 73/A
(1) Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Şu kadar ki, aşağıda belirtilen hususlarda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz:
a) Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar
b) Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar
c) 73/A üncü maddenin altıncı fıkrasında belirtilen davalar
ç) 74 üncü maddede belirtilen davalar
d) Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar”
TİCARİ DAVALARDA ZORUNLU ARABULUCULUK
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A Maddesine göre, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesinde belirtilen tüm ticari davalar ile diğer özel kanunlarda yer alan ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Yani, arabulucuya başvurulmadan bu tür davalar doğrudan asliye ticaret mahkemesine açılamaz. Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.
İŞ HUKUKUNDA ZORUNLU ARABULUCULUK
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’na göre, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda arabulucuya başvuru dava şartıdır. İlgili kanunun 3. Maddesinde şu hüküm düzenlenmiştir;
‘’Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’’
İlgili kanun maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk kapsamına giren davalar bakımından dava açılmadan önce arabuluculuk başvurusu zorunlu olup; arabulucuya başvurmadan dava açılması halinde dava, herhangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğu sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. Maddesi gereğince usulden reddedilir.
A) İŞE İADE DAVALARINDA ZORUNLU ARABULUCULUK
İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı iddiası ile fesih bildiriminden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabulucu huzurunda anlaşılamaması halinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde iş mahkemesine dava açılabilir.
Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. Maddesi uyarınca usulden reddine karar verilir, kesinleşen kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir.
Arabuluculuk görüşmeleri esnasında işveren işçinin işe iadesini kabul etmişse,
İşe başlatma tarihi,
Çalıştırılmayan sürenin ücreti (4 aya kadar ücret) ve diğer hakların parasal miktarı görüşme sırasında belirlenir ve tutanağa eklenir.
Arabuluculuk görüşmeleri esnasında işveren işçinin işe iadesini kabul etmemişse,
İşçinin işe başlatılmaması durumunda tazminatın (4-8 aylık ücret tutarı) parasal miktarı, görüşme sırasında belirlenir ve arabuluculuk tutanağına eklenir.
Aksi takdirde anlaşma sağlanmamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçi belirlenen tarihte işe başlamazsa anlaşma geçerliliğini yitirir ve işverenin feshi geçerli sayılarak bunun sonuçlarından sorumlu olur. İşveren tarafında asıl işveren – alt işveren ilişkisi bulunuyorsa işçi tarafından işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğu zaman anlaşmanın gerçekleşebilmesi için asıl işveren ve alt işverenin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılması ve iradelerinin birbirine uygun olması gerekmektedir. Yalnızca asıl işverenin veya alt işverenin imzaladığı tutanağın icra edilebilirliği mümkün olmayacaktır.
B) KIDEM TAZMİNATINDA ZORUNLU ARABULUCULUK
Kıdem tazminatı, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. Maddesi uyarınca diğer işçilik tazminat ve alacakları gibi zorunlu (dava şartı) arabuluculuğa tabidir. Zorunlu arabuluculuk, bu uyuşmazlıklarda dava şartıdır. Bunun anlamı arabulucuya gitmeden dava açılamayacağı, açılmış ise davanın, dava şartı yokluğundan reddedileceğidir. 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanun m. 3/2 hükmü uyarınca “arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneği dava dilekçesine eklemek zorundadır.” Açılan bir davada bu zorunluluğa uyulmamış olması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtara rağmen arabuluculuk son tutanağının mahkemeye ibraz edilmemesi halinde dava dilekçesi davalıya tebliğe çıkarılmadan davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya hiç başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir yargılama işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
C) İHBAR TAZMİNATINDA ZORUNLU ARABULUCULUK
İhbar tazminatı, önceden bildirimde bulunulmaksızın iş akdi haksız feshedilen işçiye işyerinde sahip olduğu kıdeme göre değişen oranlarda ödenen tazminattır. İhbar tazminatı alacağına hak kazanılıp kazanılmadığı, tazminatın miktarı ve ödeme şekli nedeniyle işçi ile işveren arasında çıkan uyuşmazlıklar dava açılmadan önce “zorunlu arabuluculuk” kurumu yoluyla çözülecektir.
D) FAZLA MESAİ ÜCRETİ DAVASINDA ZORUNLU ARABULUCULUK
12.10.2017 tarihinde kabul edilen 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunumuzun 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren 3. maddesi uyarınca fazla mesai ücreti talepli davalar açılmadan önce arabuluculuk sürecinin işletilmesi zorunludur, bu anlamda arabuluculuk bir çeşit dava şartıdır ve mahkeme tarafından resen dikkate alınır.
“7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 3. Maddesinin 1. Fıkrası:
Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır."
Dolayısıyla fazla mesai ücretine ilişkin olarak dava açılmadan önce mutlaka zorunlu arabuluculuk süreci işletilmeli, anlaşamamaya dair son arabuluculuk tutanağının imzalı örneği alınmalı ve dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulmalıdır.
ARABULUCULUKTA ZAMANAŞIMI, SÜRELER
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 15. Bendi “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.” hükmü uyarınca dava şartı olarak kabul edilen arabuluculuklarda zamanaşımı ve hak düşürücü süreler işlemez. Ancak ihtiyari arabuluculuk söz konusu olduğunda 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 16. Maddesi’nin 2. Bendi uyarınca arabuluculuk süreci zaman aşımı ve hak düşürücü sürelerde dikkate alınmaz.
DAVA ŞARTI OLAN ARABULUCULUK DAVA AÇILDIKTAN SONRA TAMAMLANABİLİR Mİ?
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A’nın 2’nci fıkrasının son cümlesinde “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” denilmekle davanın reddedileceğini hükme bağlamıştır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu gereği; dava şartlarının yerine getirilmemesi her safhada incelenebilecek ve dava şartı yokluğu tespit edilmesi halinde dava reddedilecektir. İlgili HMK 115’inci maddesi şu şekildedir;
“Dava şartlarının incelenmesi
MADDE 115
(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”
Bu maddeler doğrultusunda eğer dava konusu, dava şartı arabuluculuğa tabi ise yani kanunlarda sayılmış olan ve dava açılmadan önce dava şartı arabuluculuğa tabi olması gereken konularda yer alıyor ve arabuluculuğa başvurulmamışsa dava şartının yokluğu sebebiyle davanın usulden reddi gerekmektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/1970 Esas, 2021/844 Karar No’lu kararıyla
“İstinaf Mahkemesince, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanunla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ile ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı haline getirildiği, kanunun genel gerekçesine göre taraflar arasındaki uyuşmazlıkların açılabilecek dava türlerinden bağlantısız olarak arabuluculuk kapsamında kalmasının amaçlandığı, madde gerekçesinde ise konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluğu getirilerek bu uyuşmazlıkların temelinden, çok daha kısa süre içinde, daha az masrafla ve tarafların iradelerine uygun bir şekilde çözülmesinin amaçlandığının belirtildiği, somut olayda, TTK’nın 7. maddesi kapsamında ticari krediye kefil olan davacıların rücu istemi, ticari dava niteliğinde olduğundan TTK’nın 5/A maddesi gereğince dava şartı arabuluculuk sistemine tabi olduğu, davacıların, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurduğuna dair beyanda bulunmadığı gibi, istinaf dilekçesi ekinde sunulan arabuluculuk son tutanağından da davacıların işbu dava açıldıktan sonra 11.12.2019 tarihinde arabulucuya başvurduğunun anlaşıldığı, 6325 sayılı Yasa’nın 18/A-2 maddesine göre davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.”
Şeklinde hüküm kurarak dava şartı olan arabuluculuk şartının sonradan tamamlanmasının mümkün olmadığını belirtmiştir. Görevsiz bir mahkemede açılan dava öncesinde arabuluculuğa başvurulmadığı halde, dosya görevli mahkemeye gönderilmeden önce dava şartı arabuluculuk sürecinin tamamlanmasının usuli eksikliği giderip gidermeyeceğine yönelik tartışmada ise farklı görüş ve yargı kararları mevcuttur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 31.12.2019 tarihli ve 2019/2152 E. – 2019/1681 K. sayılı ilamı:
“Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı ,davadan önce başvuru tamamlanamaz dava şartı ise de ; taraflarca ileri sürülmeyen ve mahkemece nazara alınmayan bu eksiklik hükümden evvel giderilmiş olduğundan davanın dava şartı yokluğundan reddedilemeyeceği halde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ,davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde olduğundan başvurunun kabulüyle hükmün kaldırılmasına; davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 01.09.2020 tarihli ve 2020/800 E. - 2020/714 K. sayılı ilamı:
“Eldeki dava; ilk olarak Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, davacının da tacir kaydı olduğunun tespit edilmesi üzerine Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret kararı verilerek dosyanın görevli bulunan Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince başlangıçta davanın ticari dava olduğu tespit edilemediğinden Arabuluculuk Kanunu kapsamında bir inceleme yapılamamıştır. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi üzerine davacı tarafça arabulucuya başvurulmuş, bu aşamada 04/02/2020 tarihli anlaşamama tutanağı dosyaya ibraz edilmiş, 25/02/2020 tarihi itibariyle karar kesinleşip dosya görevli mahkemeye intikal ettiğinde ilk derece mahkemesince dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Arabuluculuk Kanunu’na göre; arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın ve dosya üzerinden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. Burada dava şartı arabuluculuk sürecinin, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. Maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde, gider avansı yatırılmasında veya gerekli hallerde teminat gösterilmesinde olduğu gibi tamamlanabilen bir dava şartı eksikliği olarak düzenlenmediği görülmektedir. Bir başka ifadeyle, dava şartı noksanlığının giderilmesi ve arabulucuya başvurulması için mahkemece davacıya süre verilmeyecektir. Bununla birlikte aynı kanunun 115. maddesinin 3. fıkrasının uygulama alanı bulmasına engel yoktur. Bu bağlamda, dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez. Anlatılanlara göre ticari dava niteliğindeki eldeki davada; dava tarihi itibariyle arabulucuya başvuru zorunlu bir dava şartıdır. Ancak dava dilekçesi üzerine arabulucuya başvurulmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmediği, davalı tarafça davanın ticari dava olduğu ileri sürülmekle birlikte, eksiklik nedeniyle itiraz yapılmadığı anlaşılmakla HMK 115/3 maddesi gereği davaya bakılmak gerekirken usulden red kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün kaldırılarak davanın yeniden görülmesine karar verilmiştir.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi iki ayrı kararında da görevli mahkemenin artık usulden ret kararı veremeyeceği şeklinde hüküm kurmuştur. Gerekçe olarak dava şartı eksikliğinin tamamlanmış olması halinde davanın reddedilemeyeceğine dair HMK 115/3 hükmü gösterilmektedir. Görevsiz mahkemece taraflarca ileri sürülmemiş ve mahkemece de dikkate alınmamış bir eksikliğin tamamlanabileceği ve bunun görevsiz mahkemede ileri sürülemeyeceği görüşündedir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 02.10.2020 tarihli ve 2020/1713 E. - 2020/1569 K. sayılı ilamı:
“Davacı vekilinin istirdat davasının, İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, mahkemenin 13/12/2019 tarihli 2019/832 Esas-2019/398 Karar sayılı kararı ile mahkemenin görevli olmadığından bahisle, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verdiği, kararın istinaf yoluna başvurulmaması nedeniyle 10/01/2020 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine dosyanın davacı vekilinin gönderme talebi üzerine, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesine geldiği […] davacı vekilinin istinaf dilekçesi ekinde 03/01/2020 tarihli anlaşamama tutanağını ibraz ettiği, tutanak tarihinin mahkeme karar tarihinden önce olduğu, 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nin 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A Maddesinin Birinci fıkrası uyarınca ticari davalarda aranan, arabulucuya başvuru şartının yerine getirildiği, arabulucuya başvuru zorunluluğunun Anayasa’nın 36. Maddesinde düzenlenen kişilerin hak arama hürriyetini aşırı derecede zorlaştıracak şekilde yorumlanmaması gerektiği kanaatiyle”
Şeklinde hüküm kurarak görevli mahkemeye intikal eden davayı ilk davanın devamı niteliğinde kabul etmiştir. Bu nedenle ilk dava açılmadan evvel arabuluculuk başvurusu yapılmamışsa, aradaki iki haftalık sürede yapılmış olsa bile dava şartı yerine getirilmiş sayılamaz ve bu nedenle görevli mahkemenin davayı usulden reddetmesi gerekir görüşünü benimsemiştir.
ARABULUCULUK SÜRECİ SONUNDA DAVA AÇILABİLİR Mİ?
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18.maddesine 7036 sayılı Kanunla eklenen 5. fıkraya göre, “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.” 7036 sayılı Kanun’un gerekçesinde bu yeni düzenleme, “dava açma yasağı” şeklinde nitelendirilmektedir. (AKKAN, 2018). Dava açma yasağı yalnızca taraflar arasında anlaşmaya varılmış olması halinde geçerlidir. Tarafların anlaşmaya varamadığı durumlarda ise tarafların anlaşamadığına dair düzenlenen ve tarafların, avukatlarının veya kanuni temsilcilerinin ile arabulucunun imzalarını içeren anlaşmama tutanağı açılacak olan bedel tespit veya tahliye davasının dava dilekçesine eklenmek şartıyla dava açılabilmesi mümkündür. Belirtilen süre içinde tutanak dava dosyasına sunulmazsa, dava usulden reddedilir.
Kaynakça
AKKAN, D. D. (2018). ARABULUCULUK FAALİYETİ SONUCUNDA ANLAŞILAN HUSUSLARDA DAVA AÇMA YASAĞI VE SONUÇLARI. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1-31.
DURAK, Y. (2013). Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemi Olan Arabuluculuk ve Medeni Hukuktaki Görünümü. Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 55-76.
TAŞ, S. (2019). HUKUK VE SİYASET:TÜRKİYE’DE ARABULUCULUK TARTIŞMALARI VE DÜZENLEMELERİ. 38-39. İstanbul.
Comentarios