ECRİMİSİL DAVASI - HAKSIZ İŞGAL TAZMİNATI 2025
- yazilitaslaravukat
- 4 Ağu
- 8 dakikada okunur

Ecrimisil Nedir?
Ecrimisil, eşyayı kullanma konusunda hak sahibi olan kişinin rızası ve herhangi bir hukuka uygunluk nedeni olmaksızın hakka konu şeyin bir başka üçüncü kişi tarafından kullanılması karşılığı, talep edilebilen “yararlanma karşılığı " olarak ifade edilebilir.
Yargıtay’ın çeşitli kararları ile ecrimisili, “hak sahibi zilyedin, kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat” olarak tanımlanmıştır.
Bir taşınır veya taşınmaz malın, sahibinin izni olmaksızın kullanılması sonucu oluşan tazminat hakkına ecrimisil denir. Ecrimisil davası açılabilmesi için gayrimenkul sahibinin mülkün kullanımına izin vermemiş yani haksız işgal yapılmış olması gerekir. Ayrıca davalının kötü niyetli olması şartı aranır.
Ecrimisil Davasının (Haksız İşgal Tazminatı) Şartları
Özel hukuk mevzuatı açısından ecrimisilin hukuki niteliği ile talep edilebilmesi şartları hususi şekilde düzenlenmediğinden bu eksiklik yargı kararları ile giderilmeye çalışılmıştır. Nitekim uygulamada da Yargıtay’ın belirlemiş olduğu şartlar esas alınmak suretiyle yargılama yapılmakta ve hüküm tesis edilmektedir.
Bu bağlamda ve aşağıda detaylı şekilde izah edeceğimiz üzere, Yargıtay; ecrimisil talep edilebilmesi için, hak sahibinin zilyetliğinde olan şeyi haksız ve kötü niyetli olan zilyedin işgali ve söz konusu işgalden bir zararın meydana gelmesi gerektiğini ifade etmektedir.
“Uygulamada haksız işgal tazminatı olarak adlandırılan ecrimisile hükmedebilmek için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekir. Bu koşullar, işgal eyleminde bulunan kişinin kötü niyetli olması ve bu işgal sonucu hak sahibinin zarara uğramasıdır.” (Y. 14.HD, 31.01.2002, E. 2001/8942, K. 2002/548)
Haksız İşgal
Bir malın zilyetliğinin tamamen ele geçirilerek malın elde tutulması ve söz konusu malın ele geçirilmesinin hukuka uygun bir nedene dayanmaması durumunda haksız işgalden söz etmek mümkündür. Bu bağlamda işgalin haksız olmasının sebebi söz konusu fiili durumun hukuka uygun bir nedene dayanmaması ve hak sahibinin rızasının olmamasıdır. Haksız işgalde hak sahibinin başta hiç rızası olmadığı bir başka deyişle haksız işgalden haberdar olmaması mümkün olduğu gibi, çeşitli şekilde verilen rızanın son bulması ya da hak sahibi tarafından geri alınması da mümkündür.
“Davacı, davalının gelini olduğunu, oğlu ile birlikte oturmasına dair verdiği izne dayalı olarak taşınmazı kullandıklarını, ancak oğlunun gelini ile aralarının açılması nedeniyle oğlunun davalı aleyhine aynı yer mahkemesinde açtığı boşanma davasının redle sonuçlanıp kesinleştiğini ve bunun üzerine oğlunun çekişmeli yeri terk ederek davalı ile ayrı yaşadıklarını, taşınmazı terk etmesi için davalıya ihtar çekmesine rağmen tasarrufunu sürdürdüğünü ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, davacı kayıt maliki olup, Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayanmaktadır. Taraflar arasında bir kira ilişkisi de bulunmamaktadır. Esasen davalı ile birlikte davacının oğlunun taşınmazı muvafakate dayalı olarak tasarruf ettikleri sabittir. Dava açılmış olmakla muvafakatin geri alındığının kabulü gerekir. (...) Hal böyle olunca; elatmanın önlenmesi isteğiyle birlikte davacının davalıya çektiği ihtarname de gözetilmek suretiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.” (YHGK. 04.11.2009, E. 2009/1-401, K. 2009/473)
Haksız İşgalin Kötü Niyetli Haksız Zilyet Tarafından Gerçekleştirilmesi
Zilyetlikte haksız kullanım, kullanımın bir hakka dayanmamasını ifade eder. Haksız kullanıma sadece kötü niyetli zilyet değil, iyi niyetli zilyet de sebep olabilir. Haksız kullanımda iyi niyet, kötü niyet ayrımı iade taleplerinin değerlendirilmesinde önem taşır.
İyi niyetli zilyet, “haksız olduğunu bilmeyen ya da bilebilecek durumda olmayan kimseyi” ifade etmektedir. Söz konusu iyi niyetin ise zilyetlik süreci boyunca muhafaza edilmesi gerekmektedir. Zilyedin iyi niyetli değerlendirilmesi sübjektif olmalı, bir başka deyişle zilyet iyi niyetli olduğu düşüncesinde samimi olmalıdır. Kötü niyetli zilyet ise, “zilyetliğin kendisinde bulunmasının haksızlığını bilen ya da gereken özeni gösterseydi, bilebilecek durumda olan kimseyi” ifade eder.
Bu bağlamda iyi niyetle zilyedi bulunduğu şeyi, buna hakkı olduğu düşüncesi ile kullanan zilyet, “gerçek hak sahibine kullanma ya da yararlanma dolayısıyla herhangi bir tazminat ödemek zorunda olmadığı gibi, kullandığı ya da yararlandığı şeyin zarara uğraması dolayısıyla bu zarardan sorumlu olmayacaktır.” (TMK 993) İyi niyetli zilyet, iade durumunda zilyetliğe konu şey ne durumda ise onu aynı şekilde iade etmek durumunda olup, yasa koyucu iyi niyetli zilyetliği korumuştur. Kötü niyetli zilyet ise; “geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler ve şeyi işgal etmek karşılığında tazminat ödemek zorundadır.” (TMK 995/1) Kötü niyetli zilyet; “şeyi kime geri vereceğini bilmediği sürece ancak kusuruyla verdiği zararlardan sorumlu olur."
Zilyetlik süresinde kötü niyetli haksız zilyet iyi niyetli zilyet durumuna gelebileceği gibi, iyi niyetli haksız zilyet kötü niyetli haksız zilyet durumuna gelebilir. Muvafakata dayalı kullanımda zilyet haksız ve kötü niyetli sayılamayacağından ecrimisil sorumluluğu da doğmayacaktır. Bu bağlamda iyi niyetli zilyet olduğunu düşünürken, söz konusu zilyetliğin geçerli bir hukuki nedene dayanmadığını ya da hak sahibinin rızasının olmadığını öğrenen zilyet, öğrenme anından itibaren kötü niyetli hale gelecektir. Ecrimisilin sadece kötü niyetli haksız zilyetten talep edildiği kabul edildiğinden, zilyetlik döneminde zilyedin hangi durumda bulunduğunun tespiti önem arz etmektedir.
Zarar
Uygulamada ve yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca ecrimisil talep edilebilmesi için haksız işgalin varlığı ve söz konusu haksız işgalin kötü niyetli haksız zilyet tarafından gerçekleştirilmiş olmasının yanı sıra, hak sahibinin zarara uğraması şartı aranmaktadır. Zarar olarak ise;
- Taşınmazın kullanımı nedeniyle olağan yıpranmadan dolayı oluşan zararlar
- taşınmazın salt olarak kullanımı sebebiyle doğan zararlar
- taşınmazın sahibinin mahrum kaldığı kar nedeniyle uğramış olduğu zararlar
Zararın hangi durumlarda var kabul edildiğine ilişkin kıstas, malikin haksız işgale konu taşınmazdan yararlanma niyeti var mı yok mu bu husus araştırılır. Malikin haksız işgale konu taşınmazdan yararlanma niyeti varsa, zararın vuku bulduğu kabul edilmektedir.
“Bilindiği üzere, ecrimisil davaları haksız fiil benzeri davalar olup, bu davalarda ancak dava tarihine kadar gerçekleşmiş olan zarar istenebilir.” (Y. 1.HD, 12.2.2015, E. 2014/21271, K. 2015/2069)
“ ...Bir kimsenin başkasına ait olduğunu bildiği taşınmazı, hukuki bir dayanağı olmadan kendi malı gibi kullanması ve dolayısıyla ekonomik yarar sağlamasının bir karşılığının olması gerektiği, bu bakımdan bu yeri kullanan kişinin hak sahiplerine haksız işgal tazminatı ödemek zorunda olduğu, haksız olarak kullanılan taşınmazın ekonomik tahsis amacı itibariyle gelir elde etmeye özgülenmemiş olmasının sonuca etkili bulunmamasına göre...” (YHGK, 19.03.2014, E: 2013/752, K: 2014/334)
Ecrimisil Davalarında Zamanaşımı
Ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar (YİBK-K.1938/10). Beş yıllık zamanaşımı süresi Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Örneğin, 01.01.2023 tarihinde açılan bir ecrimisil tazminatı davasında geriye dönük 5 yıllık süre olan 01.01.2018 tarihine kadar ecrimisil tazminatı istenebilir.
Özellikle belirtelim ki, davacı geriye dönük 20 yıl için ecrimisil tazminatı talep etse bile, davalı tarafından zamanaşımı defi ileri sürülmediği takdirde, zamanaşımı sınırlaması olmadan davacının talebi doğrultusunda karar verilir.
Paylı Mülkiyet Halinde Ecrimisil Davası
TMK 693 uyarınca; “paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir.” Dolayısıyla paydaşlar, diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde kendi payı ile ilgili tasarrufta bulunabilecektir. Ancak bir paydaşın, diğer paydaş ya da paydaşların haklarını kullanmasına engel olacak şekilde taşınmazı kullanması halinde paydaşlardan her biri diğer paydaş aleyhine haksız işgalin önlenmesi davası açabilir.
Paydaşın diğer paydaşa ecrimisil davası açabilmesi için paydaşlar arasında fiili (eylemli kullanma biçimi) ya da yazılı bir taksim anlaşması olmamalıdır. Olsa dahi dava açılacak davalı paydaş bu sözleşme yahut fiili kullanma biçimine aykırı davranmalıdır. Bunun dışında paylı mülkiyette paydaşların birbirinden ecrimisil talep edebilmesi, birbirlerini dava konusu taşınmazdan yararlanmaktan men etmiş olmasına bağlıdır.
“Dava, paydaşlar arası ecrimisil isteğine ilişkindir.(…) Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır.” (Y. 1.HD, 24.03.2014, E. 2014/3364 K. 2014/6216)
Paydaşların birbirinden ecrimisil talep etmesi için birbirlerini intifadan men etme şartları kesin kural olmayıp, bu durumun istisnalarına yazımızın devamında yer verilmiştir.
Elbirliği Mülkiyeti (Mirasçılık) Halinde Ecrimisil Davası
TMK 701/2 uyarınca; elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Tıpkı paylı mülkiyette olduğu gibi, elbirliğinde mülkiyetinde de ortaklardan birinin ortaklık malından haksız olarak yaralanması halinde ortakların birbirleri hakkında el atmanın önlenmesi davası açması olanaklıdır. Ancak ortakların el atmanın önlenmesi talebinin yanı sıra ecrimisil talebinde de bulunması halinde birbirlerini intifadan men etme şartı aranacaktır. Bu bağlamda intifadan men şartının aranmayacağı durumlar hariç olmak üzere, elbirliği mülkiyetinde ortaklardan birinin ortalık malından haksız şekilde yararlanması halinde söz konusu ortak haksız zilyet haline gelecek ve diğer ortaklara ecrimisil ödemekle yükümlü olacaktır.
İntifadan Men Şartı
İntifadan men, ecrimisil talebinden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanma isteğinin davalı paydaşa bildirilmesiyle sağlanmış olur. İntifadan men edilen paydaşa karşı ecrimisil davası açılarak ecrimisil tazminatı istenebilir. İntifadan men şartı; ecrimisil tazminatı talep eden paydaşın diğer paydaşlara noterden ihtarname çekme veya daha önce men-i müdahale, ortaklığın giderilmesi vb. davaları açma veya icra takibi yapma veya her türlü delille ispatlanabilen herhangi bir şekilde taşınmazdan veya gelirinden yararlanma isteğini bildirmesiyle gerçekleşir. Paydaşlar ecrimisil davasından önce intifadan men edilmedikçe aleyhlerine açılacak ecrimisil tazminatı davası reddedilecektir. Yararlanma isteminin paydaşa iletildiği her türlü delille ispatlanabilir.
İntifadan Men Şartının İstisnaları
Bazı hallerde paydaşlar intifadan men edilmemiş olsa bile aleyhlerine doğrudan ecrimisil tazminatı davası açılabilir. Yargıtay’a göre paydaşların intifadan men edilmesine gerek olmadan doğrudan ecrimisil davası açılabilecek haller şunlardır:
Taşınmaz devletin malı ise
Ecrimisil istenen taşınmazın doğal ürün veren ya da kiraya verilerek fayda elde edilen yerlerden ise
Şagil paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ile diğerlerinin paydaşlığını inkar etmişse
Paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşmasına binaen her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümler belirlenmişse
Diğer paydaşlar aleyhine taşınmaza ilişkin, el atmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil gibi davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması
Taşınmazın getirdiği ürün itibariyle, kendiliğinden oluşan ürünler ve mirasbırakan tarafından kurulan işletmenin ya da başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halleri.
Birlikte Mülkiyet İlişkisi Dışında Kalan Üçüncü Kişiye Yönelik Ecrimisil Talepleri
Paylı ya da elbirliği mülkiyetine konu taşınmaz, dışarıdan üçüncü bir kişi olan kötü niyetli haksız zilyedin işgaline maruz kalabilir. Paylı (müşterek) mülkiyet açısından, paydaşlardan her birine, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanma ve onu kullanma hakkı tanındığı gibi, paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir. (TMK 693/III) Dolayısıyla malın tamamına etkili olan haksız işgal durumunda paydaşlardan her biri bölünemeyen menfaat dolayısıyla bahse konu taşınmaza yönelik haksız işgalin önlenmesini talep edebilecektir. Ancak aynı durum ecrimisil tazminatı açısından geçerli değildir. Zira ecrimisil, parasal nitelikte bir talep olup, söz konusu talebin bölünebilir olması dolayısıyla her bir paydaş kendi payı için ecrimisil davası açabilir. Ancak paydaşların taşınmazın tamamı için bir başka deyişle ecrimisilin tamamını talep ile dava açma hakları bulunmamaktadır.
Yine elbirliği mülkiyetine tabi taşınmaza yönelik dışarıdan bir üçüncü kişinin haksız işgali halinde ortaklardan her biri TMK 702/IV’e göre; söz konusu haksız işgalin önlenmesini ve ortadan kaldırılmasını talep edebilir ve söz konusu hükümden tüm ortaklık faydalanır. Ancak ortaklardan biri ya da birkaçının diğer ortakların menfaatine yönelik olacak şekilde taşınmazın tamamına yönelik ecrimisil davası açması -ecrimisil talebinin ortaklıktaki hakları korumaya yönelik olmadığından bahisle- olanaklı olmayıp, söz konusu halde ortakların oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
Ecrimisil Davası Taraflar
Ecrimisil davasının davacısı, haksız yararlanmaya konu şey üzerinde hak sahibi olan kimsedir. Bu bağlamda malik ve taşınmazda hak sahibi olan diğer kişilerin ecrimisil davası ikame etmeleri mümkündür. Dolayısıyla hak sahibinin zilyedi olduğu şeyin, bir başka kişi tarafından işgal edilmesi, bir başka deyişle zilyetliğine yönelik bir saldırı dolayısıyla hak sahibi olduğu şeyden dilediği gibi yararlanamaması halinde hak sahibi ecrimisil de talep edilebilecektir. Bu bağlamda sınırlı ayni hak sahipleri ve şahsi hak sahipleri gibi kimselerin de ecrimisil davalarını açma hak ve yetkileri bulunmaktadır.
Haksız işgale konu taşınmazın devredilmesi halinde yeni malik davacı olabileceği gibi, eski malik kendi mülkiyet dönemine ilişkin ecrimisil taleplerini ileri sürebilecektir.
Ecrimisil davalarının davalısı, dava konusu olan şeyi işgal eden kimsedir. Haksız işgale birden fazla kötü niyetli haksız zilyet neden oluyorsa, hak sahibi ecrimisil talebini dilerse tüm zilyetlere dilerse birine ya da birkaçına yönlendirebilir. Fuzuli şagil dava devam ederken vefat eder ise, dava fuzuli şagilin mirasçılarına karşı devam eder205. Ecrimisil talep edilen davalının bizzat taşınmazı işgal etmesi gerekmekmez. Nitekim Yargıtay da; “Ecrimisil davalarında husumete maruz kalmak için dava konusu taşınmazın bizzat davalı tarafından kullanılması gerekmez. Bir başkasına işgal ettirmek veya başkasının kullanımına – işgaline- rıza göstermek ya da kiraya vererek tasarruf etmek suretiyle taşınmaza el atanlar da ecrisimisille sorumlu tutulurlar.” demek suretiyle işgale aracı olan kişilerin de ecrimisilden sorumlu olacağını ifade etmiştir.
Bu kapsamda paylı ya da elbirliği mülkiyetine tabii taşınmazda ortaklardan birinin ortak mülkiyete konu taşınmazı kiraya vermesi ve kira bedelini diğer paydaşa vermemesi yahut diğer paydaşın rızasını almaksızın taşınmazı başkasının kullanımına vermesi halinde diğer paydaşlar ecrimisil davası açabilecektir.
Yazılıtaş & Melendiz Avukatlık ve Danışmanlık
Yorumlar