İKİNCİ EL ARAÇ SATIŞINDA SATICININ AYIPTAN SORUMLULUĞU
- yazilitaslaravukat
- 4 Kas 2024
- 10 dakikada okunur

Günümüzde ülkemizde bir hayli tercih edilen ikinci el araç alım satımlarında gerek araç alanlar bakımından gerekse satıcılar bakımından belli riskler mevcuttur. Bu bağlamda aşağıdaki yazımızda "ikinci el aldığım aracın fren sistemi, yağ sistemi arızalı çıktı", "ikinci el aldığım aracı henüz çok az kullanmama rağmen motor arızası verdi", "ikinci el aldığım aracın hasar kaydı varmış yeni öğrendim" gibi olumsuzluklar yaşayarak tarafımıza ulaşan müvekkillerimizin bizlere yönelttiği sorulara olabildiğince cevap vermeye çalıştık.
Hukukumuzda Ayıp Kavramı
Ayıp, malın satıcının alıcıya bildirdiği nitelikleri taşımaması ve bu nedenle kullanım amacı bakımından alıcının maldan beklediği faydayı hiç ya da önemli oranda sağlayamamasına neden olan maddi, hukuki ya da ekonomik zayıflıktır.
Hukukumuzda ayıp gizli (örtülü) ayıp ve açık ayıp olarak iki şekilde nitelendirilmektedir.
Açık ayıp, alıcı tarafından basit bir gözden geçirmeyle fark edilebilen, ilk başta göze çarpan ayıplardır. Örneğin, aracın tavanında bulunan güneş yanıkları, yüzeydeki çizikler, camlardaki kırık ve çatlaklar.
Gizli ayıp, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak, zamanla fark edilebilecek ayıplardır. Örneğin, aracın şanzımanında, motorunda arıza bulunması.
İkinci el motorlu kara taşıtları (araçları), Karayolları Trafik Kanunu’nun 3.maddesinde tanımlanan ve trafik siciline tescilli olan motosiklet, otomobil, arazi taşıtı, otobüs, kamyonet, kamyon ve lastik tekerlekli traktör niteliğindeki taşıtlar olarak ifade edilmektedir. İkinci el ayıplı araç satışında satıcının sorumluluğuna ilişkin açıklamalar yapılırken bu işin ticareti ile ilgilenen başka bir deyişle meslek olarak iştigal eden gerçek kişiler ve tüzel kişiler (yetkili satıcı, otomobil bayii, galerici vs.) ile araç satışı ticareti ile ilgilenmeyip sadece aracının satışını gerçekleştiren kişiler arasındaki ayrıma dikkat edilerek ayrı ayrı incelemeye tabi tutulmalıdır.
Ticari Faaliyet Kapsamında Araç Satışını Gerçekleştiren Satıcının Sorumluluğu (Galerici)
Satıcı, ticari veya mesleki amaçlarla ikinci el araç satışını gerçekleştirmekteyse yani bir galerici ise bu durumda alıcı ile satıcı arasında yaşanan uyuşmazlıklar hakkında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanması gerekecektir. Bu bağlamda aracı satın alan kişi de tüketici sıfatına haiz olabilir. Bu noktada alıcının tüketici sıfatıyla mı hareket ettiği de incelenmelidir. Eğer alıcı da bir tacir olup, ticari faaliyeti kapsamında araç alımı yapmışsa alıcı ve satıcı arasında çıkan uyuşmazlıklarda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun uygulanması gerekecektir. Uygulanan kanuna göre de tarafların sorumlulukları ve borçları değişiklik gösterebilir. Bu bakımdan doğru sonuca ulaşabilmek ve hak kaybı yaşamamak için öncelikle tarafların sıfatı doğru tespit edilmelidir.
Taraflardan birinin mesleki amaçlarla araç satışı yapan satıcı diğerinin de tüketici olduğu durumda yukarıda da değinildiği üzere Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Bununla birlikte 27 Ağustos 2024 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelik'te de ikinci el araç satışına ilişkin özel düzenlemeler getirilmiştir.
Adı geçen yönetmeliğin 17. maddesine göre ikinci el motorlu kara taşıtı ticaretinde model yılına göre sekiz yaşın veya yüz altmış bin kilometrenin altında olan ve tescil belgesinde araç sınıfı M1, M1G, N1 ve N1G olan taşıtların motor ve şanzımanı ile elektrik ve elektronik sistemleri, satış tarihinden itibaren üç ay veya beş bin kilometre işletmenin garantisi altındadır. Üretici tarafından yenilenmiş ikinci el motorlu kara taşıtı satışlarında garanti, satış tarihinden itibaren bir yıl veya yirmi bin kilometredir. İşletme, garanti kapsamına giren hususları sigorta yaptırmak suretiyle karşılayabilir.
Bu maddede sayılan parçalarda garanti süresi veya kilometresi içinde meydana gelen arızalar azami kırk beş iş günü içinde giderilir. Arızanın giderilmesine ilişkin masraflar işletmeye aittir. Sayılan parçalarda garanti süresi içinde arıza meydana gelmesi durumunda, arıza nedeniyle taşıtın kullanılamadığı süre garanti süresine eklenir.
Yine yönetmeliğin 20. maddesi ile ticari veya mesleki amaçlarla ikinci el araç satışını yapan satıcılara bir yükümlülük yüklenmiştir. Buna göre; satışa sunulan ikinci el motorlu kara taşıtında, kolaylıkla görülebilir ve okunabilir şekilde taşıta ilişkin tanıtıcı güncel bilgilerin yer aldığı tanıtım kartı bulundurulmalıdır.
Tanıtım kartında yetki belgesi numarasına ve ikinci el motorlu kara taşıtına ilişkin aşağıdaki asgari bilgilere yer verilir:
a) Markası, ticari adı, cinsi, tipi ve model yılı ile donanım ve aksesuar bilgileri.
b) Şasi numarasının son 6 hanesi.
c) Plaka numarası.
ç) Yakıt türü.
d) Kilometresi.
e) Satış fiyatı.
f) Boyalı ve değişen parçaları.
g) Niteliği belirtilmek suretiyle hasar kaydı.
ğ) Üzerinde rehin veya haciz gibi şerhlerin bulunup bulunmadığı.
h) 6502 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi kapsamında üretici veya ithalatçı garantisi devam eden taşıtlar için kalan garanti süresi ve kilometresi.
Bununla birlikte yönetmeliğin 16. maddesinde TSE hizmet yeterlilik belgesine sahip ekspertiz işletmesi bulunmayan illerde faaliyet gösteren işletmeler hariç olmak üzere tescil belgesinde araç sınıfı M1, M1G, N1 ve N1G olan taşıtların satışını yapan işletmelere, model yılına göre sekiz yaşın veya yüz altmış bin kilometrenin altındaki taşıtlar için satıştan önce 10 gün içerisinde ekspertiz raporu alınma zorunluluğu getirilmiştir.
Yönetmelikte belirtilen garanti kapsamına girmeyen araçlar veya ayıplar bakımından da 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uygulanarak satıcının sorumluluğu gündeme gelecektir.
Tüketicinin Korunma Hakkında Kanun gereği ayıptan sorumluluk konusunda detaylı bilgi için https://www.yazilitaslarhukuk.com.tr/post/t%C3%BCketi-ci-hukukunda-ayipli-mal-ve-ayipli-hi-zmet linkteki "TÜKETİCİ HUKUKUNDA AYIPLI MAL VE AYIPLI HİZMET" başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
Mesleki Amaçlarla Hareket Etmeyen Araç Satıcısının Sorumluluğu
Mesleki amaçlarla hareket etmeyen normal bir vatandaşın kullandığı aracını satması pek tabii mümkündür. Satıcının bu saikle hareket ettiği durumlarda alıcı da tüketici sıfatına haiz olmayacaktır. Bu minvalde taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir.
Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. (TBK 219)
Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur. (TBK m. 222) Bu düzenlemenin yanında yine Türk Borçlar Kanunu'nun 221. maddesi gereğince satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.
Kanun maddeleri doğrultusunda yorum yapmak gerekirse satıcının sorumluluğunu doğuran bir ayıptan bahsedebilmemiz için aşağıdaki koşulların sağlanması gerekmektedir:
Satın alınan araç ayıplı olmalıdır.
Alıcı satın alırken araçta bu ayıbın olduğunu bilmemelidir.
Alıcı ayıbın olduğunu sonradan fark etse bile bunu kabul etmemiş olmalıdır.
Ayıp, alıcının aracı satın almasından önce var olmalıdır.
Satın Alınan Araç Ayıplı Olmalıdır
Hukuki anlamda ayıp kavramı makalemizin ilk başlığında açıklanmıştır. Bu bakımdan yola çıkıldığında ikinci el araç satışlarında en sık karşılaşılan ayıplar şunlardır:
Aracın hasar kaydının olması
Değişen parçalarının olması
Şasede bozulma, eğilme vs. olması
Sunroof, radyo, kapı, far, camlar vs. düzgün çalışmıyor olması
Aracın şanzımanında, motorunda vs. aksaklık bulunması
Yakıtla ilgili problemler olması
Kilometresi ile oynanmış olması
Balata veya yağ sisteminin sorunlu olması
Sebebi belirlenemese de aracın satıcının vaat ettiğinden düşük performans göstermesi
Yukarıda sayılanlar ve burada sıralayabileceğimiz birçok nedenin ayıp olarak nitelendirilmesi mümkündür. Olayların meydana geliş şekline göre hak kaybı daha net ortaya koyulabilecektir.
Alıcı, Aracı Satın Alırken Ayıptan Haberdar Olmamalıdır
Türk Borçlar Kanunu gereğince satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur.
Alıcının Ayıbı Bildiğini İspatla Yükümlü Kişi Satıcıdır
Ayıplı bir aracı satan satıcı, satış öncesinde alıcıyı bütün ayıplardan haberdar etmelidir. Ayıp bildirimini yapmış olan satıcının bu bildirimi yaptığını da ispat etmesi gerekir. Bu noktada ispat her türlü delille yapılabilecekse de bu bildirimlerin sözlü olarak yapıldığı durumlarda ileride ispat açısından sorunlar yaşanmaktadır. Bunların önüne geçebilmek için araçtaki ayıpların yazılı olarak bildirilmesi oldukça önemlidir.
Noter Satış Sözleşmesindeki Kayıtların Bağlayıcılığı
Araç satışı sırasında taraflarca noterde yapılan araç satış sözleşmesine aracın kontrol edilerek alındığı, bu haliyle kabul edildiği yönünde beyanlar yazılmaktadır. Bu tür kayıtlar yalnızca araçta oluşan ve beş duyu organıyla anlaşılabilen ayıpların varlığını kabul anlamına gelebilecektir. Ancak basit kontrolle anlaşılamayan gizli ayıpların bilindiğine ilişkin bir delil niteliğinde değildir. Gizli ayıplara ilişkin noter satış sözleşmesinde bir açıklama yapılmışsa, ayıplar genel olarak değil de tek tek bildirilmişse elbette bu noter satış sözleşmesi gizli ayıpların bildirildiğini ispat bakımından geçerli olur.
Alıcı Tramer Kaydı Sorgusu Yapmak Zorunda Değildir
Aracı satın alan alıcı, satış işleminden önce araca ilişkin tramer kayıt bilgilerini, sigorta bilgilerini, trafik kayıtlarını sorgulamakla ve incelemekle yükümlü değildir. Satıcının araca ilişkin hasar kayıtlarını, ağır hasar kaydı varsa ağır hasar kaydı; perte çıkma durumu varsa pert durumunu açıkça alıcıya bildirmiş olması gerekmektedir. Alıcı aracı satın aldıktan sonra herhangi bir surette satıcının bildirmediği bir hasar kaydını öğrenirse bu sebeple yasal yollara başvurabilecektir, satıcının bu durumda sorumluluğu doğar.
Alıcı Ekspertiz İncelemesi Yaptırmak Zorunda Değildir
İkinci el araç alan alıcıların, satış işleminden önce araca ilişkin ekspertiz incelemesi yaptırma zorunlulukları bulunmamaktadır. Alıcının öncesinde ekspertiz incelemesi yaptırmaması satıcının sorumluluğunda herhangi bir değişiklik yapmamaktadır. Bununla birlikte alıcı bir zorunluluğu olmamasına rağmen satıştan önce ekspertiz incelemesi yaptırmış ise ekspertiz raporunda belirtilen ayıplardan haberdar olmadığını sonradan ileri süremez. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus ekspertiz raporunda belirtilen arızanın basit, acil değil, hafif gibi tabirlerle nitelendirilmesine rağmen satıştan kısa bir süre sonra büyük bir arıza olduğu anlaşılması halinde de ayıbın alıcı tarafından bilindiği kabul edilemez.
Yine satıştan önce alıcı tarafından ekspertiz raporu alınmasına rağmen ekspertiz raporunda belirtilmeyen bir sebeple araçta bir ayıp olduğu anlaşılırsa bu ayıptan hem eksperin hem de satıcının müteselsilen sorumluluğu doğabilecektir.
Sorumsuzluk Anlaşmasının Satıcının Sorumluluğuna Etkisi
Türk Borçlar Kanunu'nun 221. maddesi gereğince satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. Örnek vermek gerekirse uygulamada sıklıkla karşılaşıldığı üzere araçların daha önceki sahiplerinin, kilometre sayaçları ile oynaması halinde durumu fark eden alıcı, aracı kendisine satan son satıcıya dava açabilir. Böyle bir durumda satıcının da aracın kilometresiyle oynandığı bilmesi zorunlu değildir. Son satıcı da aracı satın aldığı kişiye bu sebeple uğradığı zarardan dolayı dava açabilecektir. Satıcı sorumsuzluk anlaşmasına dayanarak bu ayıptan sorumlu olmadığını ileri süremez.
Aracın Piyasa Değerinin Altında Satılmış Olması İspat Açısından Tek Başına Yeterli Değildir
Satıcılar, alıcının araçtaki ayıbı bildiğinin ispatı olarak aracın piyasa değerinin altında bir bedelle satıldığını ileri sürebilmektedir. Ancak bu husus tek başına alıcının dava konusu edilen ayıptan haberdar olduğunun göstergesi kabul edilmemektedir. Yine de alıcı tarafından açılan davada ayıp nedeniyle seçimlik haklarından "ayıp oranında bedel indirimi" hakkının seçilmesi halinde mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde aracın dava konusu ayıp olmadığında değerinin ne kadar olacağı ve ayıplı haliyle ne kadar olacağı tespit edildikten sonra aradaki farkın alıcıya ödenmesine karar verileceğinden bedeldeki indirim hükmedilecek iade bedelinin az olmasına sebep olacaktır.
Satıcının Araçtaki Ayıbı Bilmemesi Sorumluluktan Kurtulmasını Sağlamaz
İkinci el araç satışlarında gizli bir ayıbın ortaya çıkması halinde satıcılar tarafından "ben de bilmiyordum, alıcıyı bilgilendirmem beklenemez" minvalinde savunmalar yapılabilmektedir. Satıcı bu savunmasıyla doğru söylüyor da olsa Türk Borçlar Kanunu'nun 219. maddesinin 2. fıkrası gereğince araçtaki gizli ayıptan sorumluluğu devam etmektedir. Satıcının ayıbın kendisinden önce meydana geldiğini ispat etmesi sorumluluktan kurtulmasını sağlamaz. Sorumluluktan kurtulabilmesi için önemli olan alıcıyı bu ayıptan haberdar etmiş olduğunu ispatlamasıdır. Ancak bu satıcı da aracı kendisine satan satıcıya karşı bu sebeple uğradığı zararı yöneltebilecektir.
Alıcının Gözden Geçirme ve Ayıbı Satıcıya Bildirme Yükümlülüğü
TBK MADDE 223- Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Kanun koyucu alıcıya, satıştan sonra satılanı gözden geçirme ve ayıp gördüğü durumda satıcıya bildirme yükümlülüğü yüklemiştir. Bununla birlikte gözden geçirmenin ne kadarlık bir sürede yapılması gerektiği ve ayıp ihbarının ne şekilde yapılacağı düzenlenmemiştir. Alıcı basit bir gözden geçirme ile fark edebileceği ayıpları makul bir sürede satıcıya bildirmelidir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda da tüketiciye açık ayıpların ihbarı için otuz günlük süre verilmişti. Ancak 6502 sayılı Kanunla bu süre kaldırılmıştır. Net bir şekilde ayıp bir ihbarı için kanunumuzda herhangi bir süre öngörülmemiştir. Somut olayın özelliklerine göre bu sürenin belirlenmesi gerekecektir. Bu sebeple müvekkillerimize yapabildikleri ilk fırsatta bu gözden geçirmeyi yapmalarını ve satıcıya bildirmelerini önermekteyiz. Aksi takdirde alıcı tarafından makul görülemeyecek kadar bir süre geçtikten sonra açık ayıpların alıcı tarafından kabul edildiği hukuken kabul edilecektir.
Alıcı tarafından ayıp ihbarı, sözlü, mesaj yoluyla, mail yoluyla, noter kanalıyla yahut yüz yüze yapılabilecektir. Ancak ispat yükü bakımından yazılı şekilde yapılması elzemdir.
TBK MADDE 231- Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.
Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.
Kanun maddesi gereğince ikinci el araçtaki ayıp gizli de olsa açık da olsa satış işleminden sonraki iki yıl içerisinde ileri sürülmelidir. İki yıllık süre geçtikten sonra alıcının hakkı zamanaşımına uğrar. Ancak bununla birlikte satıcı hile ve ağır kusuru ile satılanı ayıplı olarak satmışsa zamanaşımı süresinden bahsedilemez. Satıcı bu ayıptan her zaman sorumludur. (Örneğin, aracın kilometresiyle oynanması)
Alıcının Seçimlik Hakları Nelerdir?
TBK - MADDE 227- Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.
Yukarıda yer verilmiş Kanun maddesinde görüleceği üzere ayıplı olarak aracı satın alan alıcının 4 seçimlik hakkı bulunmaktadır. Kanun koyucu alıcının bu haklardan birini tercih etmesi konusunda serbesti benimsemişse de bazı sınırlamalar getirmiştir. Bu seçimlik hakları açıklamak gerekirse;
Sözleşmeden dönme hakkının kullanılması ve bu yönde mahkemece karar kurulması halinde satın alınan araç iade edilecek ve ödenen bedel geri alınacaktır. Ödenen bedelin iade edilmesi faiziyle birlikte yapılmalıdır. Araçtaki ayıp aracın kullanımını engellemişse faiz dava veya aracın kullanılamaz hale geldiği tarihten itibaren işletilebilir. Ancak araç kullanılabilir durumdaysa aracın satıcıya iade edilmesinden itibaren faiz işlemeye başlayacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de satıcı bedel iadesini yapmadığı sürece alıcının aracı teslim etme yükümlülüğünün olmadığıdır. Yine alıcı sözleşmeden dönme hakkını kullansa dahi mahkeme bu yönde karar kurmak zorunda değildir. Eğer somut olayda sözleşmeden dönme hakkının kullanılması satıcı bakımından haksız bir durum oluşturacaksa mahkeme tarafından ücretsiz onarım yahut satış bedelinde indirim kararı verilebilir.
Ayıp oranında satış bedelinden indirim hakkının kullanılması halinde ise satım tarihinde aracın ayıpsız hali ile ayıplı hali arasındaki fark belirlenerek bu bedelin alıcıya ödenmesi gerekmektedir. Örneğin ayıpsız hali 100.000 TL olan bir aracın ayıplı hali 80.000 TL ise ve araç alıcı tarafından 95.000 TL'ye alınmışsa; 95.000/100.000x80.000=76.000 TL. Ayıp oranında bedelde indirim yapılması gereken tutar -> 95.000 - 76.000=19.000 TL'dir.
Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Buradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Ancak üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat edere sorumlu olmaz. Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Alıcıya ayıplı olarak verilen araç; ayıp nedeniyle, beklenmedik halden ötürü yahut mücbir sebepten ötürü yok olur veya ağır hasar alırsa alıcı yine yukarıda bahsettiğimiz seçimlik hakları kullanabilir. Örneğin araçtaki ayıp bir kaza sonrasında öğrenilirse aracın pert olması vs. seçimlik hakların kullanılmasına engel olmaz. Ayıp bu tür bir olaydan önce öğrenilse dahi araç sonradan pert olur, yok olur vs. olursa gene bu haklar kullanılabilir. Bu durumda alıcı yalnızca aracın elinde kalan kısmını vermekle yükümlü olur. Eğer araçtaki bu tür eksiklikler alıcıdan ötürü ortaya çıkarsa alıcı yalnızca ayıptan ötürü araçtaki değer eksikliğini satıcıdan talep edebilir.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Dava Açmalı Mıyım?
Satın aldığınız ikinci el araçta yukarıda izah ettiğimiz şekilde bir ayıp tespit ettiyseniz ve satıcı zararınızı karşılamak istemiyorsa dava açmalısınız. Eğer dava açmayacaksanız aracı tekrar satmak istediğinizde yeni alıcıya bu ayıpları bildirmelisiniz. Tabii bu haliyle ayıp oranında satış bedelinden indirim yapmanız gerekecektir. Siz de satarken bu ayıpları yeni alıcıya bildirmezseniz size karşı böyle bir dava açılmasına sebep olabilirsiniz. Açıklanan sebeplerle böyle bir sorunla karşılaştığınızda alanında uzman bir avukatla çalışarak dava açmanızı öneririz.
Yazılıtaşlar Avukatlık & Danışmanlık
Comments