top of page

MESLEK HASTALIĞININ TANIMI, UNSURLARI VE MESLEK HASTALIĞINDAN DOĞAN DAVALAR - 2025

  • Yazarın fotoğrafı: yazilitaslaravukat
    yazilitaslaravukat
  • 2 Mar
  • 7 dakikada okunur


MESLEK HASTALIĞININ TANIMI VE TESPİTİ



Bireyler, günlük hayatlarında, gerek kendi davranışları gerekse dış etkenlerden kaynaklanan nedenlerden dolayı, hayatlarını, sağlıklarını ve gelirlerini tehlikeye düşürebilecek risklerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Sosyal güvenlik fikri, bu riskler nedeniyle ortaya çıkmıştır. Bu risklerin ileride gerçekleşmesi, muhtemel veya muhakkak olmakla beraber, bu risklerin ne zaman gerçekleşeceği bilinememektedir. Sosyal risk olarak adlandırılan bu riskler, çeşitli gruplara ayrılmaktadır. Sosyal riskler; mesleki riskler, fizyolojik riskler ve sosyo-ekonomik riskler olmak üzere 3’e ayrılmaktadır.


Meslek hastalıkları ise mesleki riskler içerisinde, iş kazası ile beraber yer almaktadır. Meslek hastalıkları, çalışan insanları yakından ilgilendiren ve etkileyen bir sosyal risktir.


Sosyal Güvenliğin Tanımı


Sosyal güvenlik, gelirleri ne olursa olsun, kişilere belirli sosyal riskler karşısında ekonomik güvence sağlama görevine sahip kurum ve kurumlar topluluğudur. Sosyal güvenlik, Hastalık, kaza, analık, yaşlılık, sakatlık, işsizlik, ölüm ve çocuk yetiştirme gibi belirli sosyal risklerin iktisadi sonuçlarına, yol açabilecekleri gelir kayıpları ve gider artışlarına, karsı kişilerin güvenliklerinin sağlanmasıdır.


Anayasa Mahkemesi ise sosyal güvenlik tanımını “Anayasanın, Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer verdiği sosyal hukuk devletinin dayanaklarından birini oluşturan sosyal güvenlik kavramının içerdiği temel esas ve ilkeleri uyarınca toplumda yoksul ve muhtaç insanlara Devletçe yardım edilerek onlara insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyi sağlanması, böylece, sosyal adaletin ve sosyal devlet ilkelerinin gerçekleşmesine elverişli ortamın yaratılması” şeklinde belirtmiştir.


Sosyal Risk Kavramı


İnsanlar gerek özel hayatlarında, gerekse iş hayatlarında her an gelirlerinde veya kazançlarında azalmaya neden olacak olaylarla karşılaşabilirler. Bu ihtimallerde bazı olayların gerçekleşmesi şüpheli, bazılarının gerçekleşmesi ise kesindir. Sosyal risk ne zaman gerçekleşeceği bilinmemekle beraber ileride gerçekleşmesi muhtemel veya muhakkak olan ve buna maruz kalan kişinin malvarlığında eksilmeye neden olan tehlikedir.


Uluslararası Çalışma Örgütünün 28 Haziran 1952 tarihli ve "Sosyal Güvenliğin Asgari Normlarına İlişkin 102 sayılı Sözleşmesinde" bu riskler şöyledir:


Mesleki Riskler: İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları

Fizyolojik Riskler: Hastalık, Analık, Malullük, Yaşlılık, Ölüm

Sosyo-Ekonomik Riskler: İşsizlik, Ailevi Yükler.


1-Mesleki Riskler


Mesleki riskleri iş kazaları ve meslek hastalıklarıdır. Mesleki riskler yapılan iş veya meslek ile doğrudan ilgili olup, geçici veya sürekli gelir kayıplarına neden olabilirler.


İş kazası ile meslek hastalığı, iş kazasının işçinin işini yaptığı sırada veya işyerinde bulunduğu sırada ani bir olay sonucu, meslek hastalığının ise işin niteliğinden veya çalışma ortamında bulunan etmenlerden kaynaklanması ve yavaş yavaş ortaya çıkması açısından birbirlerinden ayrılmaktadır. 5510 sayılı Kanunda “iş kazası ve meslek hastalığı sigortası” olarak tek bir sigorta kapsamında düzenlenmiştir. Bu durumun sebebi her iki sosyal riskin mesleki riskler içerisinde yer alması ve bazı ortak özelliklerinin bulunmasıdır.


2-Fizyolojik Riskler


Kişinin kendinde, kendi bünyesinde meydana gelen, ancak mesleki riskler dışında kalan ve hastalık, analık, sakatlık, yaşlılık ve ölümden ibaret olan risklerdir. Bu riskler insanın fizyolojisinden kaynaklanır ve engellenemez.


A) Hastalık riski


Hastalık, iş kazalarıyla meslek hastalıkları dışında kalan, geçici nitelikte tam iş göremezlik ve tıbbi bakım ve tedavi ihtiyacı yaratan hastalık ve kaza halleridir.


B) Analık riski


Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan karısının doğum yapması, gelir kaybına veya gider artışına yol açan bir sosyal risktir. Doğum olayı, doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası olağandışı giderleri beraberinde getirmekte ve ayrıca sigortalı ananın belirli bir süre çalışmamasının sonucu olarak gelir kaybına neden olmaktadır.


C) Maluliyet riski


Maluliyet, çalışma veya meslekte kazanma gücünün kısmen veya tamamen kaybıyla sürekli bir gelir kaybına yol açan fizyolojik bir risktir. Malullük, geçici değil sürekli olarak iş göremezliğe ve gelir kaybına yol açar.


D) Yaşlılık riski


Sosyal bir risk olarak yaşlılık, yaşlanmaya bağlı olarak, ferdin çalışma gücünü kısmen veya tamamen kaybederek düzenli ve yeterli gelir getiren bir iş tutamaz veya kendi geçimini kendi gücüyle sağlayamaz hale geldiği biyolojik bir durumdur.


E) Ölüm riski


Ölüm her insan için kaçınılmaz bir son olduğuna göre, sigortalının gerek iş kazası ve meslek hastalığı sonucu gerek bunlar dışında bir nedenle ölümü halinde geride kalan yakınları, sürekli bir gelir kaybına uğramış olurlar. Ölüm sigortası ile geçimi sigortalı tarafından sağlanan aile bireylerinin, sigortalı öldükten sonra geleceklerinin güvence altına alınması amaçlanmaktadır.


3-Sosyo-Ekonomik Riskler


A) İşsizlik riski


Toplum açısından, üretim kaynaklarının en önemlisi olan işgücünün kullanılmaması, boşa harcanması anlamına gelirken, kişi açısından ise, çalışma arzu ve yeteneğine sahip olunduğu ve çalışmaya hazır olduğu halde iş ve ücret koşullarına göre uygun bir iş bulunamaması durumunu ifade eden işsizlik, işçiyi ve ailesini geçim olanaklarından yoksun bırakmaktadır.


B) Ailevi yükler riski


Evlenme ve çocuk sahibi olma gibi ailevi yükler kişilere ek harcamalar getiren, hayatının önemli olayları ve dönemleridir. Bu riske karşı, evlenme yardımı, çocuk yardımı, eğitim yardımı gibi değişik türlerde yardım gerçekleştirilerek korunma gerçekleştirilmektedir.



5510 Sayılı Kanun Bakımından Meslek Hastalığı


1-Tanımı


5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 14’üncü maddesinde; meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal sakatlık halleri olarak ifade edilmektedir.



2-Unsurları


5510 sayılı Kanun'da, meslek hastalıklarının unsurları sayılmakla beraber, genel bir tanım yapılmamıştır. Kanun’un 14’üncü maddesinde, bir hastalığın, meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için sahip olması gereken unsurlar sıralanmış olup, bir hastalığın, meslek hastalığı kabul edilebilmesi için, aşağıda açıklanacak olan şartların tümünün birlikte gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu maddede sayılan unsurlardan birinin bile eksik olması durumunda, söz konusu hastalık, meslek hastalığı olarak değerlendirilemeyecektir.


Bir hastalığın meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için gereken unsurlar;


Sigortalı olma,

Meslek hastalığının yürütülen işin sonucu olarak ortaya çıkması,

Meslek hastalığının yönetmelikte yer alması ve belirtilen süre içinde meydana gelmesi,

Hastalığın kurum sağlık raporu ile saptanması,

Sigortalının bedence veya ruhça bir zarara uğramasıdır.



A) Sigortalı olma


Meslek hastalığı sigortasından yararlanabilmek için öncelikle 5510 sayılı kanun kapsamında sigortalı olmak gerekmektedir. Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi tabi sigortalılar ile 5’inci maddesinin (a), (b), (c), (e) ve (g) bentlerinde sayılan ve haklarında iş kazası ve meslek hastalığı sigortasının uygulanacağı belirtilen sigortalılardır. Ayrıca, 5510 sayılı Kanun’un ek madde 5/4’te; tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanların 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı ve bunlar hakkında bu Kanun’un kısa vadeli sigorta kolları bakımından iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.


Sigortalının, iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamında sağlanan yardımlara hak kazanabilmesi için, sigorta priminin belirli bir süre ödenmiş olması veya kişinin çalışmaya başladığının Kurum’a bildirilmiş olması gerekmemekte olup, kişinin, sigortalı sayılabilecek bir şekilde çalışmaya başlaması yeterlidir. Ancak 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olanlara veya hak sahiplerine, meslek hastalığı nedeniyle gelir bağlanabilmesi için, Kanun’un 19’uncu ve 20’nci maddelerine göre, sigortalının, genel sağlık sigortası dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.


5510 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinden de açıkça anlaşılmaktadır ki, 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalılar yani kamu görevlileri, iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamında değildir. Kamu görevlilerine ilişkin düzenleme, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Sosyal Haklar ve Yardımlar başlıklı VI. kısmında yer alan 188’inci maddesinde “Hastalık ve analık sigortası” olarak düzenlenmiştir. İlgili maddede; “Devlet memurlarının hastalık, analık ve görevden doğan kaza ile mesleki hastalık hallerinde gerekli sosyal sigorta yardımları sağlanır.” denmektedir.


B) Meslek hastalığının yürütülen işin sonucu olarak ortaya çıkması


Meslek hastalığının, sigortalının çalıştığı işte veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütme şartlarından dolayı ortaya çıkması gerekmektedir. İlliyet bağı, bir zarar ile bu zararın sebebi olay arasındaki neden sonuç ilişkisidir. Bir hastalığın, meslek hastalığı olarak nitelendirilebilmesi için, ortaya çıkan engellilik hali veya ölüm hali ile sigortalının yaptığı iş arasında uygun illiyet bağının bulunması gereklidir. Yani, işçinin çalıştığı işte çalışmamış olsaydı bu hastalığa yakalanmayacağı söylenebilmelidir. Yargıtay uygulamasına göre de, meslek hastalığından söz edebilmek için, hastalığın işyerindeki belirli zararlı etkenlerin sonucunda doğması bir ön koşul niteliğindedir.


C) Meslek hastalığının yönetmelikte yer alması ve belirtilen süre içinde meydana gelmesi


5510 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin son fıkrasında, hangi hallerin meslek hastalığı sayılacağının yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür. Bu doğrultuda, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çıkarılmıştır. İlgili yönetmeliğin ekinde yer alan Meslek Hastalıkları Listesi’nde, hastalıklar ve belirtileri, hastalık tehlikesi olan başlıca işler ve yükümlülük süresi düzenlenmiştir. İlgili meslek hastalıkları listesinde yer alan bir meslek hastalığına, yine listede belirtilen yükümlülük süresi içinde ve bu hastalığa, listede yer alan hastalığın karşısında bulunan mesleğin icrası sırasında yakalanılırsa, bu hastalık, doğrudan meslek hastalığı olarak kabul edilmektedir.


İlgili yönetmelikte yer alan meslek hastalıkları listesi, meslek hastalıklarını beş grup altında düzenlemiştir. İlk grup, “kimyasal maddelerle olan meslek hastalıkları”dır. İkinci grup, “mesleki deri hastalıkları”dır. Üçüncü grup, “pnömokonyozlar ve diğer mesleki solunum sistemi hastalıkları”dır. Dördüncü grup, “mesleki bulaşıcı hastalıklar”dır. Sonuncu grupta ise “fizik etkenlerle olan meslek hastalıkları” yer almaktadır.


Yükümlülük süresi ise, çalışanın, meslek hastalığına sebep olan işinden fiilen ayrıldığı tarih ile meslek hastalığının ortaya çıktığı tarih arasında geçen süredir. Bu durumda, sigortalının eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana gelmesi arasında geçen sürenin, söz konusu meslek hastalıkları listesinde belirtilen süre içerisinde gerçekleşmesi gerekmektedir.


Meslek hastalıkları listesine göre, yükümlülük süresi hastalık türlerine göre değişiklik göstermektedir. Bu süre en az 2 gün en fazla 25 yıl olarak belirlenmiştir. Esas kural bu olmakla birlikte, ilgili yönetmeliğin 17’inci maddesinin ikinci fıkrasında, herhangi bir hastalığın meslek hastalığı olduğu klinik ve laboratuvar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyeri incelemesi ile kanıtlandığı durumlarda, yükümlülük süresi aşılmış olsa dahi hastalık Kurumun ve ilgilinin başvurusu üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun onayı ile meslek hastalığı sayılabileceği düzenlenmiştir.


D) Hastalığın kurum sağlık raporu ile saptanması


Meslek hastalığına yakalanan sigortalıların, İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sigortası kapsamında sağlanan yardımlara hak kazanabilmesi için ilk aşamada sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun ilgili sağlık hizmet raporu ve dayanağı tıbbi belgeler ile saptanması gerekecektir. İkinci aşamada ise, ilgili raporun ve dayanağı tıbbi belgelerin, Kurum Sağlık Kurulu tarafından saptanması gerekecektir.


E) Sigortalının bedence veya ruhça bir zarara uğraması

İş kazalarında olduğu gibi, meslek hastalıklarında da, sigortalının iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamında düzenlenen yardımlara hak kazanabilmesi için sigortalının zarara uğraması bir ön koşuldur.


Meslek Hastalığı Nedeniyle Açılan Davalar


Meslek hastalığı nedeniyle açılan davalar; meslek hastalığının tespiti davası ve meslek hastalığı nedeniyle tazminat davasıdır. Ülkemizde genelde işçiler ve işverenler bu davaların tarafı olmaktadır. Bu sebeple aşağıda davaların açıklanmasında örneklendirme işçiler üzerinden yapılacaktır.


Meslek hastalığının tespiti davası, SGK tarafından işçinin maruz kaldığı olay meslek hastalığı olarak kabul edilmediği takdirde açılmaktadır. Eğer SGK, işçinin meslek hastalığına yakalandığını kabul etmezse, meslek hastalığının tespiti amacıyla iş mahkemesinde dava açılabilir. Bu davada hem işveren hem de SGK davalı olarak yer almalıdır.


Meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası, Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesine göre istenmektedir. Bu kapsamda, meslek hastalığı sonucu zarar gören işçi veya destekten yoksun kalanlar şu tazminat taleplerinde bulunabilirler:


Maddi Tazminat: Tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücü kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan zararlar talep edilebilir.


Ölüm Durumunda Tazminat: İşçinin ölümü halinde, destekten yoksun kalanlar cenaze giderleri, ölüm anında gerçekleşmemişse tedavi giderleri ve çalışma gücü kaybı gibi zararlar talep edebilirler.


Manevi Tazminat: Meslek hastalığı nedeniyle yaşanan manevi zararlar için işverenden manevi tazminat talep edilebilir. Manevi tazminat, bir defada ve bölünemez şekilde talep edilebilir.


Meslek hastalığı nedeniyle tazminat davalarında yetkili mahkeme, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca belirlenir. Bu çerçevede yetkili mahkemeler, davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi veya işin yapıldığı yer ve davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Meslek hastalığı tazminat davasında zamanaşımı süresi 10 yıldır ve bu süre, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren başlar.


Yazılıtaş&Melendiz Hukuk ve Danışmanlık


Dipnot:



Makalemiz hazırlanırken Bülent Ferhat İşçi'nin , Meslek Hastalığının Tanımı ve Tespiti (Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antalya 2016) adlı yüksek lisans tezinden yardım alınmıştır.

コメント


Kategoriler
İlginizi Çekebilecek Yazılar
bottom of page